Kırıl bir başına

Aynaya suikast girişimlerimden arta kalan dişleri kırık kelimeler bunlar. Buruk bir fesleğen çiçeğinin suya hasret balkon bekleyişlerinde saklı olan aşk hasreti gibi, ki fesleğen müziği de bir o kadar efkârlıdır bu konularda ayna yankılarında. “Hayat bir dipsiz kuyu” felsefesinin dibini eşelerken yayılan konyak kokusu yol gösterici oluyor “hayat, dibine kadar Read more…

Düş

nefesinin yeline kış fırtınası düşmesin, sen beni dinle, rüyalarına kâbus düşmesin… canım benim… var dediğin geceler yoklara, çiçek gibi baktığın ruhun yollara, acı kelimelerin masum kâğıda, suskun çığlıkların kulaklarına düşmesin… içindeki çocuk apartmandan, sessiz ağlayışların dudaklarından, bilinmez yarınların bugünden, yorgun canım avuçlarından düşmesin… yüreğindeki umuda mutsuz uzaklar, içindeki ateşe soğuk Read more…

Gerisi İnleyen Nameler

Koca bir soru işareti, öğertmenler hep cevabını bildikleri soruları sorardılar. Bu sefer soran öğretemiyor, cevabını kendisi de yazamıyor. Yazamaması yaşamadığı anlamına gelmiyor, lâkin aynı anda başladı bu dert. Gülümsemek, dudaklardaki açı, kalpteki acı… Hadi anlat bana masalcı… İçimiz dökülüyor her geçen saniye, yere sözlük düşürmüşcesine karmaşık kelimelerle mi ifade edilince Read more…

Su

Az kaldı çokluğuma, beneklerim kadar çok’lara. Hayat seni çok pis özlemişim bunu fark ettim. Sus’muştum… Susamışlığımdandı. Teşekkür ederim Su… Su’ya içelim bu gece… suskunluğu bozalım fısıltılarda… evet evet, suskun su… suskunsun…

Bin Jip

“Sana aşık olabilir miyim?” diye sormak için gelmiştim kapına kadar. Bakma bana öyle, “aslında” diye başlayacak bir cümle değildi bu gerçekten, çünki bu sefer örtmemiştim hiç bir davranışımı, fotokopisi yoktu ki aslını gösteriyim sana, intihar mektubu kadar içten, ve kendi el yazımla yazmıştım acılarımın rengini. İnsanlar takılmış bir zaman hesabına, Read more…

Kifayetsiz Kafiye

O akan kan değil gözyaşı olsa kaç yazar? Red‘dimin geçtiği yer değilmidir dudaklar? Hislerimiz renklerimiz aynı, bir deniz sevdası, Ben manyak, sen çıplak, tutan özgürlük prangası. Ne zahiri ne gerçek, ortadaki ayna kadarız aslında; Toz, toprak, eski kokulu, geçmişler yansıyor yaramıza. Aralarındaki uyum yüzünden pek hoştu her iki cümle, Affet Read more…

Uysal Yankılarım

Uslansada yalnızlığım, senin yanında Uzlaşamadım yalnızlığımla senin ardında Uyuyabilirdim yalnızca senin bakışlarında Uğurlandım yalnızlığa senin kaçışlarında Utanırdım yalın yalın senin yatışlarında Eskiciden: “Önce kadın terkı etti yatağı…” Sokaklarına başı boş bira şişelerinin peydahlandığı Huzurlu liman yolunun sabah kıyısında Dikizlerseniz otel kapılarını paspas misâli Sanki gururunun bir parçasını daha emanet edip Read more…

Sağanak

-İtirazım var Hakim Bey, Ağır Tahrik söz konusuydu! -Sanık, var mı bir diyceğin? Yok Hakim Beyim, uzadıkça hasret kokan cümleler gibi hissediyorum son günlerimi, insan oğlu anlaşmak için konuşurdu, bizse anladıkça sevişirdik o zamanlarda. Toprak misâli dudaklarımızın çatlamasını engelleyen, yer yer sağanak öpüşmelerimizdi meselâ. Kapı eşiğinde mumdan yanan elini, geçsin Read more…

Nací en Alamo

Gözlerinde kayan yıldızları özledim ben, dudaklarından dökülen “gecem” kelimesini, yere basmazken ayakların, içime çektiğim kokunu bulur oldum kardelen bakışlı fotoğraflarında. Dudaklarına heveslendim sen fısıldarken şarkını, avucundan su içmek kadar basit kaldı ya şu hayat, gitarın kadar yakın olabilseydim sana diye hayıflanırken izdüşümlerine. Sokak lambalarını kapatasım geliyor, ah şu yıldızlar da Read more…