LoreKeeper – Zenginlik Hikayede Saklıdır
LoreKeeper.net adında bir web sitesi açılmış, siteyi tanıtmak çok basit, bilgisayar oyunlarının “konu” – “hikaye” bazında olay örgüleri anlatılıyor, kâh masalsı, kâh anı gibi… Ancak bazılarınızın bildiği gibi, konu hikâye olunca, hakkında biraz daha konuşmak gerekir… Çünkü zenginlik hikayede saklıdır.
Oyun oynamak…
Yıllarca sürdürmüşüzdür “Bilgisayar oyunu” denince esen ön yargı rüzgârlarına karşı savaşları, zira başkalarının zevklerine “zaman öldürmek” etiketini yapıştırmaktır pek çoğunun zaman öldürmek için yaptığı eylem… Film seyretmek, kitap okumak ve müzik dinlemek hep bir saygı duyulan kültürel gelişim biçimi olmuştur, ancak bu üç ayrı aktiviteyi de aynı anda yapabildiğimiz “oyun oynamak”, her ne kadar üç aktivitenin üzerine “oyuncunun fikrini alarak biçimlenen bir kitap” niteliği kazanıyor olsa da, hiç bir zaman kabullenilmemiştir, ön yargı konusunda Einstein hep haklı çıkmıştır…
Ve fakat bu durum, bilgisayar oyunları hakkında bir takım gerçekleri değiştirmemektedir. Oyun sektörü, geçtiğimiz son 10 yıl içerisinde muazzam bir gelişme göstermiş ve ekonomik bütçe bağlamında sinema sektörünün hemen arkasına yerleşecek kadar yükselmiştir, sinema sektöründen on yıllarca daha genç olmasına rağmen. Kitap okuma bağımlılığı, “müziksiz yaşayamam” ifadesi hoş görü ile kucaklaşırken, bizler gibi bir takım insanlar da “abi oyun oynamak benim kültürüm” şeklinde ifadeler katmışlardır hayatlarına. Zira kültür olduğu aşikâr bir konsept gelişmiştir artık, yıllar geçiyor, birtakım oyunların geçtikleri dünyalar – evrenler – sistemler öyle bir ilgi ve sevgi çekiyor ki, devam konular, devam olaylar işleniyor devam oyunlarla. Hatta yazılı olmayan kurallar ve saygı çerçevesinde birbiri ile uyumlu olan farklı oyunlar bile üretiliyor… Bu sürecin mâkul ölçüde içinde olan insanlar, gelişen şeyin sadece teknoloji ve “görsellik” olmadığının farkındalar. Hatta görselliğin “keyif – eylence – kalite” konseptine etkisinin pek de düşünüldüğü kadar olmadığının, “pixel-art” kalitesinde görsellerle üretilmiş bir oyunun bile (MineCraft) milyonları içine sürükleyebildiğini gördükçe, “yatırım yapılan” öğe dağılımı gözden geçirilir olmuş durumda…
Gözlemlenmesi çok basittir bir durumdur ki, iki nesil oyunlarla büyümüş durumda artık. Kara kutu atarilerle başlayan, Amiga ve Comöodore ile çağ atlayan, bilgisayar ile sabitlenen ve Sanitarium (1998) adlı oyun ile karakterimin – benliğimin derinliklerine işleyen bu hayal dünyasının mucizevi anlatımı, hayatım boyunca cümlelerimin içerisinde “şu oyunda şöyle bir olay yaşamıştım” şeklinde ifadelere yer vermeme olanak sağlamış, kendim yaşamışım gibi (ki aslında yön verdiğim / karar verdiğim yani yaşadığım) anlatabildiğim olayları gündelik yaşantımdaki olaylarla sentezlememi, bu sentezlerin sonuçlarını anılarımla harmanlayıp ifade ederek cümlelerime zenginlik katmış…
Anılar ve LoreKeeper
Daha dün gece, eşim “insanların ömrü 40 yıl olsaydı hayat nasıl olurdu” şeklinde bir muhabbet tutturduğu sırada kendisine Arcanum adlı oyundaki 200 yaşlarını geçmiş bir dağ cücesinin, “insanların ellerine teknolojiyi vermeyeceksin, zira ellerindeki gücün sonuçlarını görecek kadar uzun yaşamıyorlar…” şeklindeki serzenişini anımsayıp aktarmıştım. Nice kahvaltı sabahlarında, bir gece önce oynadığım oyunda olan olayları, plot-twistleri aktarırken heyecan yaşamıştım kendi içimde. Evet bazı oyunları oynamak için “lüks” derecesinde boş vakit sahibi olmak gerekebiliyor, veya mâkul ölçüde bilgisayar kullanımı yeteneği gerektirebiliyor. Bir film – kitap – müzik kadar kolay tüketilemeyen oyunlar, bu saydıklarım gibi gerekliliklere sahip olmayan insanlar için ön yargı olmasa bile ulaşılması – tüketilmesi problemli bir ürün olarak kalıyor.
Hatta kişisel olarak paylaşmak isterim ki, çok uzun süredir oynadığım GuildWars adlı oyunun bile belirli bir süre sonra güncellemelerini takip edemediğimden dolayı, oyun içerisindeki senaryoyu ve olayları düz bir şekilde aktaran web sitelerinden okumak durumunda kaldım çok uzun bir süre, ve halen daha oyunu bu şekilde takip etmekteyim… Bir defasında da TellTale Games oyunu olan Walking Dead oyununun ortalama seçimler ile oynanışının baştan sona video olarak youtube’a konulmuş halini seyrettim, her ne kadar oyunu baştan sona bitirmiş olsam da (ve gururla eşime de oynatmış olsamda (evet o da bitirdi)) farklı seçimlerin nereye gideceği, nasıl etki ettiği, nasıl değiştiği şeklindeki merakımı gidermek amacıyla, düz hikâye bazlı merakımı gidermiştim.
Yani bazı zamanlar hikâye, oyunun bile önüne geçebiliyor… İşte LoreKeeper adlı web sitesi, bu noktada devreye giriyor. Oyunu oynamış, hazmetmiş, özümsemiş birilerinin, oyunun hikayesini anlatması, oyun olarak oynama imkânına sahip olmayan insanların, o kurgulardan, olaylardan ve döngülerden bihaber kalmamalarına olanak sağlamış oluyor. LoreKeeper, sadece yazı arşivi olarak gözükmesin, paylaşım yapmak isteyenlere çok sıcak bir kucak açan site sahipleri, onlarla birlikte hikaye anlatmak isteyen insanlardan yazılarını onlarla paylaşmalarını talep ediyor…
Sitede ufak tefek eksikler elbette mevcut, yazıları daha düzenli görüp seçmemizi sağlayacak daha uygun bir tema ilk beklentilerimden, ancak zaman ve katkı ile elbette ki çok daha güzel bir sunuma ve içeriğe sahip olacağına eminim.
İletişim
Taktir etmekten, duygulanmaktan ve hayran kalmaktan ötesinin elimden gelmediği şu cumartesi öğleden sonrası, biraz sitelerini gezindim, Hearthstone kart oyunundaki Echos of Medivh adlı karttaki Medivh kimdir ve nereden gelir hikayesini nice anıları yâd ederek okudum… Şimdilik Diablo – Bioshock – Warcraft gibi kült diyebileceğimiz dünyaların hikayelerini arşivlerinde sunmaktalar. Kim bilir, belki bir gün “Bastion” ve “Transistor” adlı oyunların hikayelerini yazmak da bana düşer…
Web Site Adresi: LoreKeeper.Net
Twitter: @LoreKeeper_
Facebook: Lorekeeper.net
#LoreKeeper adında bir site, hayran kaldım, nice hafta sonu sabahlarım eşime kahvaltıda oyun senaryosunu anlatmakla geçiyordu… @monthius
— Barış E. Parlan (@bparlan) March 7, 2015
0 Comments