Evrensel Gelir, Bitcoin, Anarşizm, ve Mağusa

Published by Barış Parlan on

Bugün değerli bir iş arkadaşım ile cryptocurrency’nin currency olmayan teknolojik yeniliklerinin dünya düzenine katması muhtemel sosyolojik değişimlere dair sohbet ettik. Sohbetin bir noktasında konu Universal Basic Income‘a (kısaca UBI) geldi. Evrensel Asgari Gelir olarak çevirebileceğimiz bu yapı, her bir bireyin herhangi bir işe gitmeden belirlenen bir miktarda aylık ödeme alması, ve bu ödeme sayesind ev kirası, karnını doyurmak gibi temel ihtiyaçlarını gidermesi, bu süreç içerisinde eğer çalışır ise yapacağı kazancın kendisine ekstra gelir olarak yansımasıdır. Sanayi devrimi ve sonrasında gelen teknolojik devrim toplumlara kaçınılmaz bir işsizlik olarak yanısmış durumdadır. Kaçınılmaz şekilde kapımızı çalan Artificial Intelligence ve Machine Learning konuları, tarigte eşi görülmemiş şiddette bir işsizliğin habercisi olmakta. İşte bu öngörülen işsizlik anında mevcut 8 milyar insanın yaşama devam edebilmesi için mezarından geri çıkan bir konudur UBI. Kendisine UBI konusunun günümüzde nasıl bir artış içerisinde olduğunu ifade etmek için Google Trends’de sözkonusu kelimeyi arayarak şu grafiği gösterdim:

İşin ilginç yanı, günümüzde cryptocurrency’ler gibi, UBI konusu da temelinde muazzam bir Anarşizm barındırmaktadır. Şöyle ki, Wikipedia’dan Universal Basic Income kelimesine baktığımız zaman, konunun teorisyenleri diye niteleyebileceğimiz ön plana çıkan 2 isim görmekteyiz: Thomas Spence ve Thomas Paine. İlginç bir şekilde Thomas Spence’in wiki sayfasında Anarşizm kelimesi geçmiyor, oysa merak edip arama motorlarından bakarsanız karşılaşacağınız ilk birkaç linkin ortak noktası şu olacaktır:

Thomas Spence
Thomas Paine

Öte yandan Thomas Paine hakkında çıkacak olan sonuç da hiç şaşırtıcı değil:Tabii ki önemli olan arama motoru sonuçları değil, bu insanların neler düşünük neler söylediklerini okumak, ve hatta anlamak için bir miktar üzerinde düşünmek. Benim vurgulamak istediğim konu ise, günümüzde tartışması daha yeni alevlenen Evrensel Asgari Gelir düşüncesini 1770’lerde, dile kolay ortalama 250 yıl önce savunmuş bir insan hakkında konuşuyor oluşumuz. Sadece evrensel asgari gelir değil, daha pek çok konuya ucu dokunan 6 maddelik bir Spence’in Planı söz konusudur:

  1. Aristokrasinin ve toprak sahipliğinin kaldırılması.
  2. Bütün topraklar halka ait olacak, öz-yönetim usulü demokratik yapılarca yönetilecek.
  3. Toprak kirası bütün halk tarafından ortak şekilde paylaşılacak.
  4. Hem yönetimsel hem dinsel mercilerin tamamında bütün bireylerin oy hakkı olacak, kadınlar dahil.
  5. Çalışmaya elverişli olmayan bireyler “sosyal güvence” altına alınacak.
  6. “Çocuk hakları” olacak, bütün çocuklar suistimal’den ve yoksulluktan korunacak.

Sosyalizm ve anarşizm’in yüzyıldır anlatmaya çalıştığı bu temel konular, günümüz kapitalizm sisteminde düşünmeye alışmış insanlar için “devrim” gibi gelmekte ne yazık ki. Oysa bütün bunların norm olduğu bir toplumda yaşayabilirdik, yaşayamadık. Nedenleri ve sorumluları çok basit aslında, ama okumaya üşeniyor insanlar, pek yazık.

Günümüzde bir başka buram buram anarko sosyalizm kokan konu ise Bitcoin aslında. Ne yazık ki toplumun bitcoin uzmanı geçinenlerinin büyük bir kısmı bu makaleden bihaberler. Çok basit bir ifade ile, www.bitcoin.org adresi, Satoshi Nakamoto adlı kim olduğunu bilemediğimiz ve çok da önemi olmayan kişinin ürettiği teknolojiyi duyurduğu websitesidir. bitcoin.org/bitcoin.pdf ise, gayet akademik bir mantık ile yazıldığı belli bir PDF dökümanını açmaktadır.

bitcoin.pdf

Bu PDF dökümanını baştan sona okuyanın çok az olduğunu görmek üzücüdür. Zira aylardır bütün televizyon kanallarından bütün gazetelere kadar durmaksızın tartışılan ve merak edilen bitcoin konusu, aslında tamamen bu pdf’in sonucudur. Devrimsel nitelikte bir teknolojinin icadı 9 adet a4 sayfasına sığdırılmıştır. Bu dökümanın son sayfasında bulunan referansları açıp okuyanın ise ne kadar az olduğunu idrak etmek yürek sızlatmaktadır.

bitcoin.pdf Referanslar

Bakınız, aslında ne kadar kritik bir konu hakkında konuştuğumuzu ifade etmek için, b-money isimli yazı dökümanı olan ilk referansın ilk paragrafını elimden geldiğince çeviriyorum:

Tim May’ın kripto-anarşi’sine hayran kaldım. Geleneksel olarak “anarşi” kelimesiyle ilişkilendirilen topluluklardan farklı olarak, bir kripto-anarşide hükümet geçici olarak tahrip edilmemekte, kalıcı olarak yasaklanmakta ve sürekli olarak gereksiz hale gelmektedir.

Günümüzde bitcoin’in sadece bir para birimi olarak algılanması, bu teknoloji ile neler yapabileceklerimizi henüz tahayyül edemeyişimizdendir. Düşünün ki karşımızda büyük bir bilgisayar kasası var, ve biz onu sandalye olarak üzerine oturmak için kullanıyoruz… Durumun özeti bundan öte değildir. Pek çok teknoloji devi dahil, aslında konsept olarak “devleşmek” gibi merkezileşme ürünü pek çok platformun sonu işte bu teknoloji sayesinde yakındır. Zira #DeleteFacebook hashtag’ı ile facebook hesaplarını kapatan arkadaşlara selam olsun. Onlarn büyük bölümü yaptıkları araştırma sonucunda steemit.com‘u keşfetmiş olacaklar. Facebook’dan çok da farkı olmayan steemit.com’un yegane özelliği ise, yazdığınız – çizdiğiniz – paylaştığınız içerik ilgi gördüğünce, Mark Zuckerberg değil, doğrudan siz para kazanıyorsunuz. 2. bir şahısı zengin etmeden, bütünüyle demokratik biçimde. Ayrıca, steemit’de beni arkadaş olarak eklemek isteyenler bu linke tıklayabilirler.

Twitter’ın, Instagram’ın ve daha pek çok “tekel”in aynı şekilde hayatlarımızdan çıkacağını, ve yerlerine içeriğinin kontrolünün bütünüyle bize ait olacağı sistemlerin geleceğini söylemek için müneccim olmaya gerek yok tabii. Ancak belirtmeliyim ki, ben bu sistemlerde ürettiğimiz içeriği, yazdıklarımızı ve çizdiklerimizi analiz edip, bu analiz çerçevesinde karşımıza reklam çıkaran kapitalist sisteme karşıyım, analiz eden algoritmalara değil! Zira sorumluluk, yenilikler ve buluşlar ile ilerleyen teknolojide değil, bu teknolojileri nasıl bir amaç için kullanacağı belli olmayan insanlardadır. İlerleyen teknoloji sayesinde daha akıllı ve güçlü roketler geliştirilir, başına laboratucar başlığı takıp Mars’a göndermek ile savaş başlığı takıp “düşman”a göndermek arasındaki seçim insanoğluna aittir.

Bizleri analiz edip karşımıza çıkaran algoritmaların başarısı gözardı edilmemelidir. Sıkıntı, ihtiyaçlarımızı çok iyi anlayan algoritmalarda değildir. Bu ihtiyaçlarımızı karşılayacak ürünleri demokratik yollara başvurmadan, sadece en zengin şirketlerin ürünlerini tanıtan reklam merkezleri, yani kısaca Google ve Facebook suçludur. Yapay zekâ’nın eşit ve adil şekilde davrandığını, önerilerinde “en yüksek parayı vereni” değil de, sizin için en uygun olan kitabı önerdiğini bir düşünün…

Son olarak global konuları bir kenara bırakıp benim için değerli bir lokal konuya değinmek istiyorum. Şimdiye kadar yaşadığım topraklarda yapılan hiç bir seçimin veya politik duruşun demokratik olmadığını Muz Cumhuriyeti haykırışlarımla defalarca dile getirdim. Ancak gelin görün ki Lefkoşa’da belediye başkanı seçilen Mehmet Harmancı, nasıl Lefkoşa’nın yüzünü değiştirmeyi başarmışsa, Mağusa’da da benzer bir değişime, insani bir belediyecilik yaklaşımına ihtiyaç duymaktayız. Tek amacı çıkar ve rant olan insanlar tarafından, bütünüyle adam kayırma sistemine dayalı yönetilmeye alışmış bu toplum için nasıl Mehmet Harmancı bir devrim olduysa, Ulaş Gökçe de Mağusa için bence bir devrim olacaktır.

Twitter’dan mesaj attığınızda cevap yazan, kişisel olarak blog paylaşımları yapan, belediyecilik vaadleri siyasi rant yerine buram buram insani hizmet kokan Ulaş Gökçe’nin yarınki “Cümbezin altında buluşuyoruz” etkinliğine şu ufacık şehirde insan yerine konmayı özlemiş bütün dostları davet etmeyi bir borç bilirim.


Barış Parlan

I'm an earthling named Barış Parlan. Natural born curious and critical which evolved into a nerd digital storyteller. Ph.D. candidate of remix theory within digital humanities. Technology consultant, graphic designer, VJ (visual-jockey), artist. #science #futurism #cyberpunk #criticaltheory #anarchy

0 Comments

Leave a Reply

Avatar placeholder

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Evrensel Gelir, Bitcoin, Anarşizm, ve Mağusa

Okuma süresi: 6 min
0