KKTC ve En Büyük Düşman
Bugün online haber sitelerinde 50 yılı aşkın süredir çözülemeyen bir gizem aydınlatılarak muazzam bir habercilik örneği sergilendi. Aslında 2 yıl öncenin konusu tekrar “copy+paste” ile haber olarak dönmeye başladı. Dönemin (1983) İngiltere Dışişleri Bakanı Geoffrey Howe’un pek çok ülkeye “KKTC’nin kuruluşu anlaşmalara aykırıdır, tanımayın” şeklinde uyarı mesajı gönderdiğini ortaya koyan, benden yaşlı bir belge ortaya çıktı. Ancak haberin komik bir yanı mevcut: evrakta yazılanların doğru olması. Yani kendi kendine devlet ilan etmek 1960’da Türkiye dahil bütün taraflar tarafından imzalanan anlaşmalar ve garantörlükler çerçevesince suç ilan edilmiştir. İngiltere bu durumun uyarısını veriyor. Ve merak içinde soruyorum, “En büyük düşman” böyle mi saptanıyor? Veya madem KKTC’yi tanımak problem değildi, hep bu İngiliz bozdu işi, bir akıllı da çıkıp sormaz mı Türkiye neden tanımıyor KKTC’yi?
Düşman Kim?
Belki de milyonlarca liraları devletten açık açık çalan bakanlar, 5 yıldızlı otellerin milyon liralık elektrik borçlarını silip küçük üreticinin elektriğini kesen Kıbtek, 30 yıldır bir yangın söndürme helikopteri almayıp her yıl onar yirmişer Mercedes yenileyen kravatlılar çok daha büyük düşman. Bir düzgün şehirlerarası toplu taşıma sistemi kurmayı becerememiş, tek bir şeffaf devlet kurumundan aciz, kumar – fuhuş – uyuşturucu üçlemesinde kartelleşmiş dev şirketlerden yüzbin yüzbin vergi alan devlet’in dostunu düşmanını listelediğimizde vahim tablo zaten ortaya çıkmakta.
Ve eğer ki dijital gezetecilik ve medya, böyle boka batmış memlekette haber gibi haber yazmak yerine, 2 yıl önce çıkmış ve 1983 tarihli evrak ile tekrar gündem yaratma çabasına giriyor ise, bu haberi paylaşanların, heyecanla konuya şöven – faşizan yorum yapanların aklına gölgelik vermeli.
Sermaye Farkı
Bugün bu topraklarda (ve hatta sadece yarısında), neredeyse bütün dünyada yasal olacak olan doğal keneviri bahçesinde kendi kendine saksıda yetiştirdi diye insanlar mahkemeye çıkarılmakta, hapse atılmakta. Lüks otellerde ise renkli katalogdan envai çeşit kadın seçilebilmekte, sabaha karşı kimyasal madde sonrası iyi gider diye odalara baklava servis edilmekte, ancak bunlar asla tespit edilememekte. Medya ise araştırılması gerekeni araştırmak ile uğraşmamakta, basit bir kopyala-yapıştır haber tık’ı ile 6-7 reklam döşediği sayfadan yolunu bulmakta.
Neyse ki dijital gazeteler en büyük düşmanı buldular iki yıl önce, ve ısıtıldı tekrar temcit pilavı. Bu haberi yapana da, beğenene de, paylaşana da yürekten bir üzüntü hissiyatı beslemekteyim. Öte yandan en büyük düşman bulunduğuna göre rahatça uyumaya devam edebilir halk. Beşparmaklarda dağın dibi oyulmaya devam edebilir. Sahil şehri Mağusada limansız plajsız (pardon 150 metre var) halk mutluluk içinde yaşamaya devam edebilir. Girne muazzam kanalizasyonları ile kendi bokunda boğulmaya devam edebilir…
Zira dost dediğin Ganimet ve Sermaye, Düşman ise İnglitere!
Gerisi teferruat.
Yersen.
0 Comments