Patavatsız Kişiye Dair
Patavatsız, anlamı itibari ile son zamanlarda üzerine düşündüğüm, ilginç bir kelimedir. Sözlükten bakıldığında ilk tanım (hatalı olduğuna emin olduğum bir şekilde) özgüvenli bireyin düşündüğünü olduğu gibi söylemesi durumu olarak algılansa da, akabindeki detaylarda aslında ilgi çekme çabası sebebi ile çevrelerindeki bireyleri küçük düşürme durumunun sıklıkla tekrarıdır kısaca. Özünü eşelediğimizde, Türk Dil Kurumunca “Patavat”, “düzgün davranış” demektir, ki şu sıralar dikkate değer bulduğum bir konu olarak Sanskritçe’den Türkçe’ye geçmiştir. Zira Sanskrit dilinde Patavat, “dikilmiş bir kumaş gibi” demektir. Davranış bilimlerinin bir parçası olduğundan dolayı bir “erdem” biçimi olma özelliği taşımaktadır. Özgüveni yüksek ve açıksözlü insanlar, düşüncelerini erdem çerçevesinde ifade ettikleri için saygı ile dinlenirler, ki kutsaldır bu saygı hissiyatı, zoraki değildir, sevgi ve hayranlığın harmonisi ile yoğun olarak hissedilir nice insanlara karşı. Ancak konu erdemsiz bireyin ilgi çekme çabası olduğu vakit, saygı terk eder insanın yüreğini, ve tükenmeye mahkum bir sabıra muhtaç olunur. Bu durumlarda ihtiyaç duyulanın saygı değil sabır olmasının farkındalığı, sergilenen davranışları taktir etmenin yanılgısı kadar kritiktir. Bu noktada ayrımın yapılması için kişinin kendi kendisine nasıl yaklaştığını gözlemlemek çare değildir, zira patavatsız kişiler “ben kendime de böyleyim” bahanesini kullanabilmek için elbette ki çok da önemsemedikleri kendi karakterlerini taşın altına mutlaka koyarlar. Karakterlerinin değersizliğinin farkında olan kişi için bu hem zor değildir, hem de muhtemel tartışmalarda yaptığı muazzam fedakarlık olarak sunabileceği bahanenin üretimini sağlamak için gereklidir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken en temel sinyal hissiyat, kurulan cümlelerdeki yıkıcılığı telafi etmek için erdem vesilesi ile oluşturulan ve sunulan yapıcılıktır. Zira bilirsiniz, “hataları bul” notunun olduğu resim çalışmasına herkes hunharca çizgiler çizmiştir, oysa ki “hataları düzelt” notunun olduğu çalışmaya kimsenin dokunmaya cesareti olmaz… İşte oradaki eksiklik, erdemdir. Her nasıl “bir kişi bir şeyi çok iyi yaptığı zaman, bu cinayet bile olsa taktir ederim” demişliğim var ise, erdemsizce yapılmış davranışlara da hoşgörü göstermemek gerektiğine dair inancım bâkidir, zira çağımız toplumu ve insanları özgüvensizlikten değil, erdemsizlikten dolayı acı çekmektedir. Kişisel kanaatim gereğince patavatsız olarak adlandırılan bireyi çok daha açık ve basit bir şekilde ifade edebildiğimi düşünmekteyim: Empati yoksunu kişi…
0 Comments