ıslandım

Yağmur yağıyordu, iki gündür bu şekildeydi hava ve sokaklar. Bir günü, seyrediyordum sadece, yağmur fark etmeksizin önceki 364 gün seyrettiğim gibi, sadece bakakalmışlıkla yetindim. Kimisi aşkını emanet ediyor yağmur damlalarına, kimisi can yakacakmış gibi kaçışıyordu ondan… Bense, hasretle bakıyor ve bakıyordum… Seyretmenin en durağan hali… Yağmurun birinci günüydü, 364 günün son günü… Bugün, yağmur sanki iki yaşında… Emekler gibi, patır patır düşüyordu. Sokaklardaydım. Saatler denince insan -ler ekine düşman kalıyor zamanla kol kola girip, dört saat boyu yürüdüm yağmurun altında. Şehrin sokakları ile hasret giderir mi insan? Yağmurla kol kola, diğer yanında yalnızlığın sıcaklığı parmak uçlarımda.

“Yalnız olduğumu hissettim, seni aradım… Yalnız olduğumu anladım…” (more…)

dört eylem

Bir iyilik yapıyorum bu sefer, kimin için bilmiyorum, misâl ki kaldırımlar için, susuyorum. Su içince geçicek cinsten değil bu sefer, sessizliği içiyorum. Sözlerim, ithaf olundukları gözlere kağıt üzerinde, mürekkep lekeleriyle gittiler, göz yaşıyla ıslanıp dağıldılar. Bu seferlik paylaşmak istediklerimse, dört dostumdan kâh eski tozlu kâh yeni mutlu dört ayrı yazım, yazıt, yazı… Hepsinin derdi birbirinden farklı… Kulak verin hıçkırıklarına… Unutmadan, yağmur ve ney’e mâruz kaldım aynı anda, hayatta deri değiştiriyor, şafak 2… (more…)